Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Geylan: "Atatürk'ün eğitime verdiği ehemmiyet ve eğitimciye olan itikadı da hayli yüksekti"
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, "Eğitime verdiği ehemmiyet ve eğitimciye olan itikadı da hayli yüksekti. O, sadece kurtuluştan kuruluşa değil, kuruluştan yükselişe uzanan sürecin eğitimle sağlanabileceğini çok iyi biliyordu" dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Eğitime verdiği ehemmiyet ve eğitimciye olan itikadı da hayli yüksekti. O, sadece kurtuluştan kuruluşa değil, kuruluştan yükselişe uzanan sürecin eğitimle sağlanabileceğini çok iyi biliyordu dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Geylan, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurucu lideri, Türk Kurtuluş Savaşı'nın banisi, bağımsızlık savaşçısı Atatürk'ü ebediyete irtihalinin 86'ıncı yılında sonsuz özlem ve minnetle andıklarını dile getirerek, Atamız; fikri hür, irfanı hür, vicdani hür nesiller yetiştirme ideali doğrultusunda hareket eden, ilerici fikirleriyle kurumları baştan aşağı dönüştüren, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmanın yapı taşlarını döşeyen mümtaz şahsiyetimizdir. Atamız; Osman Bey'den, Sultan Alparslan'dan, Fatih Sultan Mehmet Han'dan, Yavuz Sultan Selim'den, Kanuni Sultan Süleyman'dan ve daha nice muazzam Türk hükümdarından aldığı mirası koruyan, büyüten, o mirasın geleneklerine sahip çıkan başbuğumuzdur. Atamız; cumhuriyettir, bu ülkeyi bizlere vatan kılan birleştirici güçtür, müreffeh geleceğimizin mimarıdır açıklamasında bulundu.
Geylan, Atatürk'ün savaş yetenekleri, isabetli öngörü ve kararları, dahiyane stratejileri, yenilikçi bakış açısı, çok yönlü kişiliği sayesinde hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti doğduğunu hem de ekonomiden, hukuka, eğitimden, bilime, sağlıktan, kültür sanata kadar birçok alanda harikulade kalkınma hamleleri gerçekleştirildiğini söyledi.
Atatürk'ün eğitime verdiği ehemmiyet ve eğitimciye olan itikadı da hayli yüksekti
Geylan, Atatürk'ün nitelikli bir asker ve bir devlet adamı olmasının yanı sıra eğitimci bir kişiliğe sahip olduğunu kaydederek, Eğitime verdiği ehemmiyet ve eğitimciye olan itikadı da hayli yüksekti. O, sadece kurtuluştan kuruluşa değil, kuruluştan yükselişe uzanan sürecin eğitimle sağlanabileceğini çok iyi biliyordu. İşte tam da bu nedenle eğitimi kurtuluş mücadelesinin bir parçası olarak gördü ve Kurtuluş Savaşı'nın en buhranlı günlerinde, 1921 yılında Maarif Kongresini toplayarak, yurdumuzun dört bir yanından eğitimcileri bir araya getirdi. Kongrenin açılışını cepheden gelerek bizzat yapan Atatürk, yurt genelinde devasa bir eğitim seferberliği başlattı. Maarif Kongresi eğitim alanında yapılan ilk hamleydi ve elbette son olmayacaktı ifadelerine yer verdi.
Eğitim-öğretimde birliği sağlayan Tevhidi Tedrisat Kanunu çıkarıldı
Cumhuriyetin kuruluşuyla köylerden şehirlere okur-yazarlığın ve okullaşmanın artırılması, kız çocuklarının eğitim hayatında yer alması için zaman kaybedilmeden çalışmalar yürütüldüğünü dile getiren Geylan, Eğitim-öğretimde birliği sağlayan Tevhidi Tedrisat Kanunu çıkarıldı, karma eğitim hayatımıza girdi, yeni Türk harfleri kabul edildi, Millet Mektepleri açıldı, Türk Tarih ve Türk Dil Kurumu kuruldu, 1933 yılında İstanbul Üniversitesi, 1935 yılında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi açıldı. Eğitimde yapılan tüm bu yenilikler yeni dünyada varlığını sürdürme ve muteber bir konuma gelme mücadelesi veren milletimiz için hayati öneme sahipti şeklinde konuştu.
Öğretmenlik mesleğine ne kadar kıymet verdiğini gösterdi
Geylan, Atatürk'ün genç nesilleri yetiştiren öğretmenlere, eğitimcilere itimadının da sonsuz olduğunu ifade ederek, Onların toplumda hak ettiği konuma ulaşması, saygınlıklarının ve itibarlarının artırılması, yaşam şartlarının iyileştirilmesi için her türlü gayreti gösteren Atamız, Millet Mektepleri Başöğretmenliği ünvanını da kabul ederek, öğretmenlik mesleğine ne kadar kıymet verdiğini gösterdi. Tüm bu vasıflara sahip olan Atatürk'e yönelik ne yazık ki içimizdeki istilacıların, dışarıdaki izansızların saldırıları hiç tükenmiyor. Oysa Atatürk'e dil uzatanlar aslında bu ülkenin kurucu değerlerine, vatanımızın milletiyle bölünmez bütünlüğüne, İstiklal marşımıza, ay yıldızlı al bayrağımıza, 'Ne mutlu Türküm diyene' ifadesinde yer bulan milli kimlik idrakine düşman olanlardır diye konuştu.
Atatürk'ten rahatsız olmak demek, bu aziz topraklarda Türk varlığından rahatsız olmak demektir
Atatürk'ten rahatsız olmanın Anadolu'yu işgal etmek isteyen emperyalizmin bu topraklardan sökülüp atılmasını, bir asır geçse dahi hala hazmedememek demek olduğunu söyleyen Geylan, Atatürk'ten rahatsız olmak demek; Bu aziz topraklarda sonsuza kadar sürecek Türk varlığından rahatsız olmak demektir. Atatürk'ten rahatsız olmak demek; Türk devletinden rahatsız olmak demektir. Atatürk'ten rahatsız olmak demek; yeniden dünyaya nizam verecek yeni Türk medeniyetinin yükselişinden rahatsız olmak demektir şeklinde konuştu.
İHA